Önü deniz, arkası Kazdağları, sağı Altınoluk, solu Akçay mitolojik adıyla Astyra, modern ismi Güre, zeytin ve zeytinyağı ile ünlü olduğu kadar, son zamanlarda turizmle de adını sıkça duyduğumuz Kuzey Ege beldelerinden. Gerek müzeleri gerek şifalı termal suları gerekse tertemiz denizi ile gönlünüzde yeri büyük olacak Güre’de neler yapılır derseniz işte naçizane önerilerim:
Kızılkeçili Köyü’nde bulunan eski Güre İlkokulu’nun bahçesindeki 800 yıllık çınarın altında oturup, güzelim binayı önce dışarıdan seyredin. Eski anılarınız, okul yıllarınız canlanacak, bahçesinde cıvıl cıvıl koşan, konuşan çocukları duyacaksınız. İçiniz elverirse okulun içine girip şöyle bir gezmeye çalışın…
- Güre İlkokulu’na gelmeden 100 metre geride 850 yıllık anıt ağacı ziyaret edin. 30 metre boyu ile yandaki evin tamamını sarmış ve aşmış dallarını seyredin. Hemen ilerisindeki köy kahvesinde oturun ve insanlarla sohbet edin, çayın da sohbetin de tadına doyulmaz.
Güre Özel Gülen Güray Kütüphanesi’ni ziyaret edin. Türkiye’de ne kadar idealist insanlar var görün, Nüvid Hanım ve eşi Ayhan Bey, İstanbul’dan göçmüş bir çift. Evlerinin belki de en büyük alanını kütüphane yapmışlar. Burada köyün çocuklarına keman, adabı muaşeret gibi dersler verip, ödevlerine destek oluyorlar, ayrıca çocuklar yıl sonunda halk dansları, müzik gibi kültürel alanlarda tüm becerilerini ve çalışmalarını sergiliyorlar. Kütüphane çok zengin, daha girer girmez gözüme çarpan Michael Ende’nin çok sevdiğim kitabı MOMO oldu. Kütüphanede basılı kaynak sayısı 8000. Ayrıca muhteşem bir kutu oyunu koleksiyonu var, çocuklar gelip oynasın diye. Gitmeden bir kitap da siz götürüp hediye edebilirsiniz mesela…
Ferhatoğlu Zeytinyağı Fabrikasındaki zeytin ayıklama makinelerini görün, başlarında durup o döngüyü birkaç dakika seyredin. Yaşamda her şey ne kadar seri ve biz bu hayatın hangi çarkıyız düşünün, sonra da bahçesindeki Olive Cafe’de harika patlıcanlı gözlemesini deneyin. Bir asırdır, altı kuşak zeytinci olan Ferhatoğlu Ailesi, Edremit ilçesi için gerçekten çok güzel kampüs gibi bir alan yaratmış.
Güre iskelede bulunan Sarıkız Etnografya Galerisi’ni gezin. Bostancıoğlu Ailesi’nin ülkemize kazandırdığı bu değerli müzede Ali Ekber Çiçek’ten Tuncel Kurtiz’e, Sarıkız Efsanesinden, zeytinin hikayesine, ülkemizin değerli yapı taşlarının belgeselini izleyip eski bir zeytinyağı fabrikası olan bu taş binada eğer denk gelirseniz bir de sergi gezin.
Müzeden çıkıp yine Güre iskelede bulunan Gordo Restoran’ın denize sıfır masalarından birinde göze hitap eden sunumlar ve midenizi çok mutlu edecek tatlar eşliğinde keyifli bir yemek yiyin. Ege lezzetlerini farklı bir şekilde servis eden restoranın çalışanları da bir o kadar güler yüzlü. Biz o gün denemedik ama kokorecini çok öneriyorlar. Menü, klasik Kuzey Ege restoranlarından farklı, özellikle tatlılar. Hayatımda ilk defa mercimek favasını da burada yedim, şahaneydi.
Güre’deki termal otellerinden birinde 64 derece sıcaklıktaki şifalı suların keyfini çıkartın.
Bir alan rehberi ve uygun araçla Hasan Boğuldu ve Sutüven Şelalesi’ne çıkın. Burası milli park alanı içinde olduğundan günlük giriş için ücretli. Rehberinizden Hasan ile Emine’nin hikayesini dinleyip kültürün insanların hayatında geçmişte ve bugün nasıl bir etkisi olduğunun tekrar farkına varın. Yeşilin pek çok tonu ve suyun her noktaya değişinde çıkardığı farklı sesler eşliğinde Sutüven Şelalesi’nin görkemini seyredin. Sutüven, suyun taştan taşa atladığı yer anlamına geliyormuş. Lütfen ve lütfen “içme suyudur, girilmez” tabelası olan yerlerde suya girmeyin.
Edremit’ten Çanakkale’ye giden anayoldan Çamlıbel Köyü’ne çıkış tabelasının olduğu köşede bulunan Alya Çiçekçilik’e uğrayıp yörede yetişen bitkileri ve ağaçları keşfedin. Şansınız varsa hava güzelse mandalina ağaçları altında oturup her şeyin Gül Hanım tarafından yapıldığı kahvaltının tadına varın, salıncakta sallanın.
- Güre’ye gidip Çamlıbel Köyü’ne çıkmadan olmaz ama Çamlıbel de öyle birkaç satıra sığmaz. Bir sonraki yazıda Çamlıbel Köyü’nde buluşmak üzere.
Kaynak:https://banunundunyasi.com/gurede-bunlari-yapmadan-donmeyin/